19 Şubat 2011 Cumartesi

Kendini Bil...

Delphoi tapınağının girişinde yazan öğüt şudur: "Kendini bil !" Kendisini, yani kendi düşüncelerini, önyargılarını ve tutumlarını, öz benliğini bilip kendini kontrol eden kişi yola koyulmuş demektir. Kendi düşünce ve hareketlerinin tüm sorumluluğunu üstlenmiş demektir.

“Kendini Bil” öğretisi, “Kendini Bilmek” ve “Kendini Tanımak” olarak ifade edilmektedir. Bilmek ile tanımak farklı kavramlardır. Bilmek, daha genel, Tanımak ise, kişiye özeldir. Ayrıca tanınmayan bir şeyin bilinmesi de beklenemez. İnsanın önce kendini tanıması, sonra da tanıdığı kendisini, bilmesi gerekir.

Cicero’nun dediği gibi; “"Kendini bil!" denilmesi, yalnız gururunu kırmak için değil, değerini de bildirmek içindir.” “Kendini Bilme” yolunda atılan her adım, kendi başına büyük bir yürekliliktir. Bunun en doğru yolu da kendimize karşı dürüst olmaktan geçer.

Kendini bilmek bir süreç olarak değerlendirilirse aşamaları aşağıdaki gibidir:
1. Kendini tanımak,
2. Aradığını nerede bulacağını bilmek,
3. Bulduğunun değerini fark etmek,
4. Bulduğunu kendisiyle zenginleştirmek,
5. Aradığınızı bulmak için bedel ödemeyi göze almaktır.

Yaşamı sorgulamaya, düşünmeye, kendimizi tanımaya, bilmeye başlayınca, yeni bir kavrama bağlanırız. Bu da, sonuçta bizi içten dışa değiştirir. Her insan kendini bilmek için uğraş vermeli, kendini bilmenin dışında kendisinden daha mükemmel olduğunu sezdiği bir oluşuma ulaşabilmeye çalışmalı ve kusursuz olanla bütünleşebilme çabası içinde olmalıdır.

Kendini bilmenin yaratacağı bilgeliği anlatan Fars dörtlüğü şöyledir:
“O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin.”

Kendini bilmek ve kendimizi tanımak en temel görevimizdir. Kendini biliş yolunda birey; kendini öncü ve örnek bir insan olarak yetiştirir. Bu yaşam okulunda başlıca görevimiz; kendini bilmek, uygar ve çağdaş olmak, bilim ve bilginin ışığında, tüm insanlıkla bütünleşerek, daha çok sevmek ve sevilmektir.
Platona göre kendini biliş yolunda üç erdem; bilgelik, cesaret ve ölçülülüktür. Sokrat da kendini bilmenin güçlüğünü bilir ama bunun önemli ve mümkün olduğunu da hatırlatır. Bu yolda elde edilecek bilginin insanın mutluluğunu sağlayacağını belirtir.

Ne istediğini bil, kendi sınırlarını ve zayıflıklarını bil, diğer insanların seni nasıl algıladıklarını bil, kendi isteklerinin ve niyetlerinin farkında ol demektir kendini biliş. Kendini biliş gerçeği arayıştır ve gerçeği aramayan iki varlık vardır. Biri, tam gerçeğin içinde olduğundan ''Tanrı'', diğeri de gerçeklerin tam dışında olduğundan ''cahil, bilgisiz insan'' dır.
Ezoterik öğretilerde hiçbir zaman bir “Son Söz” veya “Bu Budur!” yoktur. Bizler okuyacağız, düşüneceğiz ve düşüncelerimizi aktarmaya çalışacağız. Kendini bilmeye, bulmaya, kendini yetiştirmeye çalışacağız. Kendimize yatırım yaparak, hata ve kusurlarımızı görüp bunları düzeltmeye çalışacağız. İnsanlık olarak amacımız; aydın, çağdaş, düşünen, sorgulayan, aklını kullanan, gönlü sevgi dolu, alçak gönüllü, çalışkan ve erdemli bilge birer birey olmaktır. Bu gayret ömür boyu sürecektir.
Kendini bilmeyen, hatta aramayan kişi yaşamını da boşa geçirmiş, eserini verememiş ve kendini gerçekleştirememiştir. İnsanın hayattaki en büyük başarısı kendi kendisi ile baş edebilmesidir.

“Başkalarını yenen kişi güçlüdür.
Kendini yenen kişi ise kahramandır.” Lao Tse


*Alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder